Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Zaferi: Atatürk’ün Anlatımı

Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Zaferi: Atatürk’ün Anlatımı

Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Zaferi

Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Zaferi

1922 yılının Haziran ayı ortalarında, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza geçme kararını almıştır. Bu karar, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Asıl amaç; yok edici bir meydan savaşı yapmak ve düşmanı çabuk ve kesin bir sonuç alacak şekilde vurmak olarak belirlenmiştir. Büyük Taarruz ve bu taarruzu taçlandıran Başkomutan Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın son safhasını ve zirvesini teşkil etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, 3 yıl 4 aylık zorlu bir süreçte Türk milletini ve ordusunu adım adım hedefe taşımıştır.

Atatürk’ün 30 Ağustos Konuşması

Atatürk'ün 30 Ağustos Konuşması

Atatürk, 30 Ağustos 1924 tarihinde yaptığı konuşmada hem Büyük Taarruz’u hem de Büyük Zaferi açıklamış, aynı zamanda devrimlerin önemine de dikkat çekmiştir. Konuşmanın tam metni, 31 Ağustos 1924 günlü Hakimiyeti Milliye gazetesinde şu başlıklarla yayımlanmıştır:

  • Dumlupınar’da Ölümsüz Zaferi ve Hatıralarını Kutlarken

Büyük Gazi, konuşmasında şu sözleri dile getirmiştir: “Efendiler, asırlardan beri Türkiye’yi idare edenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye’yi!.. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin duçar olduğu zararları ancak bir tarzda telâfi edebiliriz: O da artık Türkiye’de Türkiye’den başka bir şey düşünmemek.”

Büyük Taarruz’un Hazırlığı ve Sonuçları

Büyük Taarruz'un Hazırlığı ve Sonuçları

Gazete, Atatürk’ün 30 Ağustos 1924 söylevini ertesi gün tam metin olarak yayımladı. Konuşmasında Atatürk, Büyük Taarruz’un nasıl hazırlandığını, nasıl başlatıldığını, nasıl geliştiğini ve nihayet nasıl Büyük Zafer’le sonuçlandığını ayrıntılarıyla anlatmıştır. Konuşmasının sonunda özetle şunları söylemiştir:

“Efendiler, harp, muharebe, nihayet meydan muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Bu, milletlerin çarpışmasıdır. Meydan muharebesi, milletlerin bütün mevcudiyetleriyle, ilim ve fen sahasındaki seviyeleriyle, ahlâklarıyla, kültürleriyle, kısaca bütün maddî ve manevî kudret ve faziletleriyle çarpıştığı bir imtihan sahasıdır.”

Türk Milletinin Azmi

Türk milleti, son mücadeleleriyle, bilhassa burada kazandığı zaferle, gösterdiği azim ve irade ile bu gerçekleri bir defa daha tarihin bağrına çelik kalemle kazımıştır. “Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk Devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı. Ebedi hayatı burada taçlandı. Bu sahada akan Türk kanları, bu gökyüzünde uçan şehit ruhları, devlet ve Cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır.”

Atatürk, “Burada temelini attığımız ‘Şehit Asker’ âbidesi işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakâr ve kahraman Türk milletini temsil edecektir. Bu âbide, Türk vatanına göz dikeceklere Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır.”

Ulusal Egemenlik ve Gelecek

Ulusal Egemenlik ve Gelecek

Atatürk, ulusal egemenliğin önemine vurgu yaparak, “Efendiler, bu muazzam zaferin etkenleri üzerinde en önemlisi ve yükseği Türk milletinin sınırsız koşulsuz egemenliğini eline almış olmasıdır” demiştir. Bu hâdisenin tarihimizde ve bütün cihanda ne büyük, ne feyizli bir inkılâp olduğunu izah etmeye gerek olmadığını belirtmiştir. Ayrıca, “Milletimizin uzun asırlardan beri hanlar, hakanlar, sultanlar, halifeler elinde, onların tahakküm ve istibdadı altında ne kadar ezildiğini düşünürsek, milletimizin hâkimiyetini eline almış olması hâdisesinin büyüklüğü ve önemi gözlerimizde belirir” ifadelerini kullanmıştır.

Yeni Nesil ve Gelecek

Atatürk, son sözlerini özellikle memleketin gençliğine yönlendirerek, “Gençler! Cesaretimizi sürdüren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en değerli simgesi olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz” şeklinde ifade etmiştir.

26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz’da kanlarını canlarını ortaya koyan ve 30 Ağustos 1922’de Büyük Zafer’le bizlere özgür ve bağımsız bir vatan armağan eden tüm şehit ve gazilerimizi, Başkumandan Atatürk’ün bu sözleriyle anıyor ve anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Büyük Zaferimizin 100’üncü yılı kutlu olsun.

administrator

Related Articles

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir